Tab Article
Bütün canlı yavrularının oyun oynadıklarını ve ebeveynlerini oyuna dahil etme
çabalarını gülümseyerek gözlemişizdir. Oyun, canlılar için içgüdüsel midir? Çocukların hayali oyunlar oynamaları ve bu sırada kendi kendilerine konuşmaları, bizleri
taklit etmeleri, oyunlarının içindeki kurgu, nesneleri farklı amaçlarla kullanmaları,
bitmek bilmeyen oyun ve oyuncak istekleri meraklı öğreniciler olmalarından mı yoksa oyunun heyecan ve zevk veren eğlendirici özelliğinden midir? Bebeklikten itibaren oyun oynayan çocuklar oyun oynayarak aslında ne yapmaktadırlar? Öğretmen
ve ebeveynlerin çocuk oyunları ve ortamlarının düzenlenmesinde rolleri nelerdir?
Çocuklar; ne ile, nerede, kiminle, nasıl, niçin oynamalılar? Oynamayan tay, at olmuyorsa hep tay mı kalır? Daha birçok sorunun yanıtını bu kitapta okuma fırsatı bulabilir ve üzerine düşünüp tartışabilirsiniz. Ve hatta kitabı okuduktan sonra, kendinizi
ister bir eğitimci ister bir filozof ya da çocuk rolünde hayal ederek, 1700’lere gidip
bir ağacın altında Rousseau ile oyun konusunda sohbet edebilirsiniz. 1800-1900’lere
gidip Montessori için oyuncak üreten bir oyuncakçı olduğunuzu hayal ederek, ne
ürettiğinizi düşünebilirsiniz. Ya da günümüze dönüp bugünün koşullarında oyunu
Piaget’in bakış açısıyla değerlendirebilirsiniz…
Bu kitabın alanda çalışan akademisyenlere, okul öncesi eğitimcilerine, çocuk gelişimcilere, öğretmen adaylarına ve ebeveynlere erken çocukluk döneminde oyun
konusunda derin bilgiler sunacağını düşünmekteyiz.