Tab Article
Sevgili Buğra Çankır’la beni tanıştıran meslektaşım Şehrinaz Gündüz oldu. İskenderun Konservatuvarına geçiş yapmış ve Buğra ile orada tanışmışlardı. Konservatuvarımız ve Dinar Belediyesi birlikteliğiyle düzenlenen “Uluslararası Marsyas Festivali” kapsamında Afyonkarahisar’a gelmişler ve başarılı bir konser vermişlerdi. Ailesi ile de bu konser vesilesi ile tanıştık.
Konser gayet başarılı idi ama seyirci çok azdı. İlgisizlik canımı sıkmıştı ve kendilerini yine konservatuvarımız ve Kütahya Güzel Sanatlar Derneğince düzenlenen “Uluslararası Hisarlı Ahmet Sempozyumu”na davet ettim. Burada da gayet başarılı ve ama bu sefer ilgi gören bir konser gerçekleştirdiler.
Yıllarını ve hayatlarını çocuklarına adamış bir anne-baba; çocuğuna yardımcı olabilmek için kendince “strateji-yöntem ve teknikler” geliştirerek konserlerde partilerin sayfalarını değiştirebilecek kadar bilgili bir baba; klarinet gibi zor bir çalgıya eşlik edebilen, mezun olduğu konservatuvarda eşlik derslerini yürütebilen otistik bir genç aklımda kalanlar oldu.
Buğra, üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Anasanat Dalı Yüksek Lisans sınavını başarıyla kazandı. Danışmanlığını ben üstlendim. İskenderun’dan Afyonkarahisar’a her hafta, evet, her hafta (sanırım 650 km vardır) devamsızlık yapmadan derslere babaoğul birlikte girdiler. Bu süreç ayrıca ele alınmalı ve uzun uzadıya anlatılmalı. Konservatuvarımızın hemen karşısında “Erenler” adı verilen yerleşim yerinde kalan ve derse geç kalan öğrencilerimizi düşündüğümde emeklerinin ne kadar “kutsal” olduğuna sanırım sizler de vakıf olabilirsiniz. Tez konusu gündeme geldiğinde ilk aklıma gelen “etik” hususlar oldu. Programı bitirmenin kendince zorunlulukları vardı ve bunlardan biri “tez” yazmaktı. Konuyu belirlemek zor olmadı. “Müziğe Yetenekli Otizmli Çocukları Olan Ailelerin Sorunlarının Betimlenmesi” konusu birçok meslektaşıma da danışılarak belirlendi ve enstitü tarafından onaylandı.
Otizmli bireyleri yakından tanıyanlar otizmi bilir. Otizmli bireylerin yapabilecekleri ve yapamayacakları davranışlar da bilinir. Her öğrenciye yardımcı olduğumuz gibi “danışman” olarak Buğra’ya da yardımcı olmam, ama diğerlerinden daha fazla yardımcı olmam, durumu ortaya çıktı. Oldum da.
Ama her adımda “etiğin içinde ne kadar kalabilirsek o kadar kalalım” düşüncesini hiç unutmadım. Örneğin tez önerisinden, edinilecek kaynakçalara ve “araştırmanın içeriği” başlıklı bölümün hazırlanmasına, yöntemden veri toplamak için gerekli olan görüşme formuna, verilerin işlenmesinden tartışma ve önerilere kadar hemen her adımda alanın uzmanı dostlarımdan ve meslektaşlarımdan sürekli yardım aldım. Bu süreci yürütmek kolay değildi tabi. “Dert sualdir, dert meseledir; hem sorudur, hem sorundur. Dert olmayınca derman da olmuyor! Derman derdi olanlar için, cevap da keza soranlar, soru ve/veya sorun sahibi olanlar için.” der Cündioğlu. Dert edinmiştik bir kere; kendimizden, yaptığımız işten şüphemiz olmadığı gibi beklentilerimiz de yoktu.
Ama insanoğlu işte yine de her adımda sonrasını düşündük durduk.
Tez süresince Buğra’nın ailesi özellikle baba Kemal Çankır’la birlikte yürüdük. Buğra tüm soruları ailelere kendi sordu. Cevapları işlemek, Kemal Bey ve Buğra ile değerlendirmek benim için de çok ilginç bir deneyim oldu.
Peki bu kitap?
Buğra, otizmli konservatuvar öğrencimiz sevgili Koral Erdeniz’in babası Seyhan Erdeniz’in deyimiyle bir “buzkıran”. O, birçok aileye umut ışığı oldu. Onun sayesinde birçok aile çocuğunu müziğe yönlendirdi. Öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, müsteşarların, daire başkanlarının, genel müdürlerin, bakanların ve nihayetinde devletimizin başı Cumhurbaşkanımız ve eşleri Hanımefendinin de ilgisini çekti, takdirlerini kazandı.
Tez tozlu raflarda kalmasın istedik.
Tez çalışması sırasında öğrendik ki; aileler, bu çocuklara bir yol arkadaşı bulabilirse (bir başka deyişle yaşam koçu) daha başarılı oluyorlar.
Sevgili Filiz Yıldız ve Aslı Canyakan’ın Buğraya ve bu kitaba emekleri unutulmaz. “Paylaşmak güzeldir” sözünü anlamlandırdığı için, Gülsen Sunar hocamıza ise ayrıca teşekkür etmekte fayda var. Duygu yüklü, samimi ve içten yaklaşımı süreç boyunca motive ediciydi.
Tez çalışması sırasında elde edilen verilerin tamamı bu kitapta toplandı.
Her çalışmanın bir amacı vardır.
Bu kitabın amacı sadece ve sadece “otizmi” yaşayanlar ile “konuyu dert edinmiş birilerinin varlığının bilinmesine” yardımcı olmaktır.
Uğur TÜRKMEN