Tab Article
Türk Müziği, diğer yönleriyle olduğu gibi ritmik yapısı ile de son derecede zengin bir yapıya
sahiptir. Ayrıca Türk Müziği, “yetkin kişilerce ve yerinde yapılmak kaydıyla” her türlü yeniliğe de
açıktır. Dolayısı ile Türk Müziği’nin ritmik yapısını yeterince sindirmiş olan bir bestekârın önünde,
bilinen Türk Müziği usûllerini kullanmasının yanında, kendisinin de yepyeni usûller meydana
getirmesinde ve bunları eserlerinde kullanmasında hiçbir engel yoktur.
Türk Müziğinin zengin ritmik yapısı, çok sayıdaki Türk Müziği usûllerinin öğrenilmesini de bir
miktar zorlaştırmaktadır. Bu zorlukta sadece usûl sayısının çokluğu değil, nazariyat kitaplarında
kullanılan terminolojide bazı terimlerin henüz yerine oturtulamamasının, bazı usûllerin yanlış bir
şekilde öğretilmesinin etkisi de büyüktür. Usûllerle ilgili yapılmış birçok tanımın yeterince anlaşılır
olmaması, bazı tanımların ise nazariyat kitaplarında birbiriyle örtüşmemesi gibi durumlar
okuyucuda kafa karışıklığına yol açabilmektedir. Nitekim usûl, ritim, düzüm, ölçü, gider,
metronom, darb, mertebe ve velvele terimleri ile ilgili olarak yapılan bilimsel bir araştırmada
“usûl kavramının ve bu kavramı oluşturan dinamiklerin açıklamalarında bir standart olmadığı;
kitapların hem kendi içlerinde hem de birbirleri arasında farklılıklar ve/veya çelişkiler olduğu
saptanmıştır”
1
şeklindeki sonuç cümlesi konuya yeterince açıklık getirmektedir. Bu sebeple usûl
kavramı ve bu kavrama ilişkin gerekli tüm terminoloji bu kitapta yeniden ele alınmış, bu terimler
okuyucunun rahatça anlayabileceği ve pratikle çelişmeyecek bir şekilde yeniden tanımlanmaya
çalışılmıştır.
Türk Müziği usûlleri, Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği ayrımı yapılmadan birlikte ele
alınmış, günümüze kadar yalnızca birkaç örneği bize ulaşabilmiş veya henüz örnek bir eseri
olmayan usûller ile yeni tertib edilmiş usûller de kitaba eklenmiştir. Amaç, kitabın sayfa sayısını
arttırmak değildir; Türk Müziği ile uğraşan gençlere usûllerimizin ne kadar zengin, dinamik ve
gelişmeye açık bir yapıda olduğunu göstermek, usûllerin kullanımı ve yeni usûl üretme gibi
hususlarda onları cesaretlendirmek, Türk Müziği’nin zenginliklerinden daha fazla yararlanmaları
yönünde onları teşvik etmektir.
Günümüzde müzik pazarına aktif olarak beste üreten bestekârların, eserlerinde sayısı üçü geçmeyen
makam ses dizisi ve sadece birkaç usûlü kullanmaları, “birbirine benzeyen eserlerin”
bestelenmesindeki sebeplerden belki de en önemlisidir. Bu yüzden genç bestekârların Türk
Müziği’nin zengin ses dizilerini ve usûllerini öğrenip bunları eserlerinde işlemelerini şiddetle
tavsiye ediyoruz. Böylece bestekarların hem pek çok yeniliğe ve buluşa yelken açabileceklerini hem
de müzikteki zenginliğimizi tüm dünyaya daha kolay tanıtabileceklerini düşünüyoruz.
Bu kitapta her bir usûl, Türk Halk Müziği ve/veya Türk Sanat Müziği eserleriyle
örneklendirilmiştir. Örneği olmayan veya çok az örneği olan usûller için elden geldiğince ve
tarafımızca bestelenmiş örnekler sunulmaya çalışılmıştır. Henüz haberimiz olmayan, elimize bilgisi
geçmemiş usûlleri ise sonraki baskılarda kitaba eklemeyi arzu ediyor, bu konuda iletişim adresimize
gerekli bilgilerin gönderilmesini bekliyoruz.